Vizontele ve Vizontele Tuuba İle Vizontele İkilemesi

Vizontele

Yazarım sana” der Tuuba. “Yazma” der Deli Emin. “O zaman bekliyor insan, eee buraya çok az insan geliyor çok insan gidiyor. Kalanda bekliyor ama bazen çok uzun bekliyor yani hani mesela zannediyorsun ki bir yoldan birisi gelecek boş uzun bir yol devamlı ona bakıyorsun ve sonra kimse gelmiyor. Yazma boşver.”… “Ben seni hiç unutmayacağım.”…

Yıllar sonra, şimdi ki aklımla (Hep öyle diyorum. Çünkü bazı filmler, yeni yaşlarda tekrar izlenmeli.) izlediğim, iyi ki izlemişiz dediğim film ikilemesi: Vizontele ve Vizontele Tuuba

Vizontele, 2001 yılında yapılmış, Yılmaz Erdoğan ile Ömer Faruk Sorak’ın yönettiği bir film. Senaryosu Yılmaz Erdoğan’a ait. Film Yılmaz Erdoğan’ın memleketi Hakkâri’de geçiyor Ancak, Hakkari’de çekim yapmanın zorluğu nedeniyle Van’ın Gevaş ilçesinde yapılmış. 2004 yılında Vizontele Tuuba filmi ile devam niteliğinde bir film daha çekilmiş.

Film’de 1974 yılında Van’ın Gevaş ilçesine televizyon gelmesini anlatıyor. Televizyon hakkında hiç bir bilgisi olmayan halkın meraklı, komik, duygusal halleri çok güzel ve ince mesajlarla anlatılmış.

Vizontele ve Vizontele Tuuba İle Vizontele İkilemesi

Deli Emin, radyoda Aşık Mahsuni Şerif‘in Çeşm-i Siyahım şarkısı her çaldığında annesinin mezarına radyo ile koşuyor.

Aşık Mahsuni Şerif’in Çeşm-i Siyahım Şarkı Sözleri

İşte gidiyorum çeşmi siyahım,
Önümüze dağlar sıralansa da,
Sermayem derdimdir hey hey servetim ahım,
Karardıkça bahtım karalansa da,

Haydi dolaşalım yüce dağlarda,
Dost beni bıraktı ah ile zarda,
Ötmek istiyorum hey hey viran bağlarda,
Ayağıma cennet kiralansa da,

Canımı bağladım zülfün teline,
Dost beni bıraktı elin diline,
Güldü mahzuni nin hey hey berbat haline,
Mervanın elinde paralansa da.

Filmi izlerken düşündüm de, keşke hep cahil kalsaydık. Keşke televizyonlarımız, bilgisayarlarımız, cep telefonlarımız olmasaydı. O zamanlar daha mutluyduk…

Ülkemin acı gerçekleri…

Reis Bey’in Vizontele açılışındaki konuşmasından etkileyici sözler:

“İnsan yaşadığı yeri niçin sever? Çünkü başka çaresi yoktur da onun için sever. Sen yaşadığın yeri seversen orası dünyanın en güzel yeridir. Ama sen dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir.”

Vizontele Tuuba başlar Yılmaz Erdoğan’ın etkileyici önsözüyle…

“Nereden aklıma geldi bilmiyorum. Her şey olup bittikten seneler sonra.. Mazide tamamlanmamış ödev kalmasın diye herhalde..

Benim bütün hikayem altıncı sınıfta başladı. Bir gün Türkçe öğretmenim derse girdi ve “Kompozisyon… Çocuklar, yazı yazmak çok ciddi bir iştir. Yazı, bir kurallar silsilesidir ve çoğunuzun yaptığı gibi eşekçe yapılmaz. Şimdi, konumuz şu: Yaz tatilini nasıl geçirdiniz? Evet sual bu. Demek ki napacağız, bu yazı nasıl geçirdiğinizi bir sayfayı geçmeyecek şekilde giriş, gelişme, sonuç bölümlerine ve imla kurallarına dikkat ederek yazacağız.” dedi. 

Çok zor bir soruydu. O tarihte çocuk olan ben için, çok zor bir soruydu. O kadar çok şey olmuştu ki; çok komik, çok acıklı şeyler… O benim çocukluğumun son yazıydı.

Ben hangi birini nasıl kağıda dökebilirim ya da nasıl bir sayfaya sığdırabilirim diye düşünürken hocam gazetesini yere indirip bana baktı.

– Yılmaz! Sen niye yazmıyorsun oğlum, yazsana! Düşünecek ne var bunda? Ayıp be! İki satır yazıyı yazamıyorsun! Ne yapamıyorsun? İki satır yazıyı yazamıyorsun! Ne yapamıyormuş?

Bütün sınıf: “İki satır yazıyı yazamıyormuş!”

Çok utanmıştım. Söylemek istediğim çok şey vardı ama susmuştum. Belki de susuşlarımın temelleri o sırada, o sınıfta atılmıştı. Elimde ağzıma doğru götürüp ağzımdan çektiğim kalemi sıraya koydum ve dışarıya baktım. Bir gün dedim.. Kim bilir, belki bir gün..

Yapamadım. O gün o ödevi yazamadım. Bir tek söz, tek bir isimden başka bir şey yazamadım.

“TUUBA”

İşte şimdi, yıllar sonra yeniden deniyorum o ödevi yapmayı. Bakalım hocam beğenecek mi?

(Ekran yazısı girer)

Yazan: Yılmaz Erdoğan

Vizontele Tuuba’da çok etkilendiğim bir sahne de, kütüphanenin inşaatı yapılırken,  tekerlekli sandalyede Tuuba sıkılmış bir şekilde oturuyor. Deli Emin yanına yaklaşıyor ve diyor ki:

“- Ne yapıyorsun?

– Hiç!

– Hiç yapma, boya yap!

Sahne değişiyor ve yüksek katlı binaların camlarının silinmesi için kullanılan asansör benzeri düzenek üzerinde Tuuba’yı görürüz. Elinde fırça boya yapıyor ve büyük bir sevinçle gülüyor.”

Vizontele ve Vizontele Tuuba İle Vizontele İkilemesi

… ve etkileyici bir son. Emin ile Tuuba’nın ayrılma konuşması, otobüsün uzaklaşması ve karşı tepede yazan Tuuba yazısı… Başka bir şahanesi, Sezen’in Gülümse’si…

Farkındayım yazım çorba gibi oldu. Film o kadar güzeldi ki, hangi birini anlatacağımı, hangi birinden söz edeceğimi şaşırdım. İzlemiş olanlar tekrar izlesin. İzlememişler mutlaka izlesin.

Bir Cevap Yazın

© 2010 - 2018 Nihalce. Tüm Hakları Saklıdır.
Lestat
Önceki yazıyı okuyun:
Sen ki...
Sen ki…

Sen ki... En yadigarı tutsak yüreğimin... Kaç her bakış pranga da, Gizli her sevda kelepçedeyken, Sevdim seni, Var mı ötesi?...

Kapat